Psikolojik gerilim alt başlığında değerlendirilebilecek 2003 yapımı bu filmi incelemeden önce filmin temel ekseni olan patolojik bozukluğu, Dissosiyatif Kimlik Bozukluğu (Çoklu Kişilik Bozukluğu)’na değinmek gerektiğini düşünüyorum.
Bilim adamları dissosiyatif kimlik bozukluğunu, aynı kişide bir ya da birden fazla kişiliğin varlığı ya da ele geçirilme deneyimi olarak tanımlar. En yaygın haliyle “çoklu kişilik bozukluğu” olarak bilinir.
Bu bozuklukluğu farklı doğruluk paylarıyla işleyen birçok film vardır. “Üç Ruhlu Kadın,” “Dövüş Kulübü” ve “Ben, Kendim ve Sevgilim” gibi filmler dissosiyatif kimlik bozukluğuyla ilgilidir. Bu üç filmin de baş kahramanı farklı kişiliklere sahiptir. Bu kişilikler kendini farklı şekillerde gösterir. Sanki tek bir insan birden fazla insan olarak yaşıyormuş gibidir.
Bu kişiliklerin kendini gösterip göstermemesi çeşitli faktörlere göre değişir. Psikolojik motivasyon, stres seviyesi, kültür, içsel çelişkiler ve duygusal tolerans gibi birçok faktör rol oynar. Bu bozukluğa sahip bir kişi uzun süreli ve ciddi bir psikosoyal baskı altında kaldığında devamlı kimlik kesintisi dönemlerine girer.
Alter kimlik bir zihin organizasyonudur. Bu sebeple de insan zihninin genel çalışma prensiplerini gösterir. Benlik duygusu taşır. Düşünür, duygulanır ve anı sahibidir. Her bir alter kimliğin “varoluş nedeni”, “varoluş anı” vardır. Bu varoluş nedenine sadık bir şekilde kendilerini devam ettirirler. Bazen de, yıllar içinde, yeni bir fonksiyon için dönüşebilirler. Alter kimliklerin her birinin fonksiyonun toplamından oluşan bir “alter sistemi” vardır. Sistem genellikle karmaşık, çok katmanlı ve güç dağılımı açısından hiyerarşiktir.
- Ev sahibi: Bedeni en fazla kontrol eden, gündelik hayatı yöneten alter kimliktir.
- Kötü: Bu alterler kötücül rol üstlenirler. Ev sahibi kimliği ve diğerlerini korkutarak, baskı kurarak yönetmek isterler.
- Yardımcı: Bu alterler baştan beri terapistle olumlu ilişkiye girerler. Genellikle de ev sahibi kimliğe olumlu tavsiyelerde bulunurlar.
- Çocuk alterler: Çocukluğun travmatik döneminin anılarına sahiptirler.
- Kopya alterler: Bu alter kişinin hayatını olumlu veya olumsuz etkileyen kişilerin zihinde yapılan kopyalarıdır. Kopya alter kişiye taciz uygulayan kişi olabileceği gibi terapistin de kopyası olabilir.
- Üst yönetici: DKB’si olan bazı kişilerde tüm sistemin üstünde her şeyi yöneten ve gözetleyen bir alter kimlik bulunur. Bu kişi kendisini sistemin koruyucusu, yöneticisi ve patron gibi görebilir.
Bu bilgilerin filmin genel izleğini anlarken yeterli olduğunu düşünüyorum ve bu yazıyı filmi izlemeden okumanızı önermem.
Film Malcolm Rivers’ın yani tüm alter kimliklerin sahibinin filmi özetleyen unutulmaz sözleriyle başlar: Merdivenden çıkarken, orada olmayan biriyle karşılaştım, bugün de orada değildi. Keşke… keşke gitseydi dedim.
İlk sahne olan Malcolm Rivers’ın psikiyatristiyle terapisinde, gazetelerdeki haberlerden annesi tarafından birçok kez terk edildiğini, ihmal edildiğini görmemizin yanı sıra bakıcı ailesi ifadesiyle daha sonra değineceğim bir ipucu yakalıyoruz.
Psikiyatristin “Cinayetleri hatırlıyor musun?” sorusuna, hatırladığının Güney Carolina’nın başkentinin Columbia olduğunu söylüyor, ki alterlerinin hepsinin adı başkentlerden oluşuyor. Ve tabi ki aslında hepsi tek bir kişi olduğu için onların da daha sonra fark ettiği gibi hepsinin doğum günü aynı.
Bu sahneyi takip eden sahnede idam edilmesine saatler kala ellerine Malcolm’un defterinin geçmesiyle ani ve gizli bir duruşma gerçekleştirmeye karar veriliyor. Defter birçok farklı kişinin el yazısını içeriyor. Avukatı duruşmaya müvekkilinin de çağrılmasını istiyor ve duruşmada 10 alterin kimlik savaşına ve birbirlerini öldürmesine şahit oluyorlar. Karşılarında oturan adam kendini çölün ortasında bir kasırgada gece tuhaf bir otelde kaynağı anlaşılmayan cinayetler içinde bir grup yabancıyla sanıyor. Ki otelin alegorik olduğunu aslında Malcolm’un kendisi olduğunu, onların hepsini içinde barındırmasının bir metaforu olduğunu düşünüyorum, karakterlerin çatışmasıyla otelin giderek yıpranıp çatısı söküldüğünü görüyoruz.
Alterleri DKB vakalarında olduğu gibi tümü aynı baskınlıkta değil ve 3 kişilik öne çıkıyor. Edward, ki onun yukarıdaki listedeki alterlerden “Üst yönetici alter” olduğunu düşünüyorum, portakal yetiştirmek isteyen kadın ve çocuk. Üçü de hayatının dönüm noktalarını temsil ediyor olabilir. Kadın filmin başında söylediğinden de yola çıkarak annesi olabilir, Edward kafasında idealize ettiği karakter olabilir nitekim duruşmada gerçekle yüzleştirilirken kendisinin Edward gibi ve aynı yerde polis olduğunu söylüyor, çocuk alteri kendi çocukluğu olabilir. Aynı zamanda evli çift filmin başındaki söylenilen bakıcı ailesinin temsili olabilir, ki hayatındaki kişilerin zihinde kopyasının yapılması durumuna da “Kopya alterler” deniyor.
Çocuk karakteri onun en baskın karakteri ki sonunda annesi temsili olduğunu düşündüğüm kadını da öldürüp en sona onun kaldığını görüyoruz. Çocukken yaşanılan travmaların zihne nasıl kazındığını anlatıyor. Zaten filmin sonunda tüm gizemli cinayetlerin arkasında çocuğun olduğunu görüyoruz ama bunun ipucu da bize veriliyor, katilin kim olduğunu anlamak için bir arada kalmaları söyleniyor ama çocuk odayı terk ediyor hemen sonrasında annesi yatağında ölü bulunuyor.
Sürekli emirler yağdıran, herkesi katil olmakla suçlayan ve bir mahkumun naklini yaptığını söyleyip kasırgada otele sığınan polis karakterinin aslında polis olmadığını, onun da naklini yaptığı arkadaşı gibi bir mahkum olduğunu öğreniyoruz. Ki onun “Kötü alter” olduğunu düşünüyorum. Filmin sonunda kamyonette kadın onun da mahkum olduğunu, yalan söylediğini öğrenince katilin o olduğunu düşündürtüyor ama onun sadece “Kötü alter” olduğunu ve kamyonetin anahtarını istediğini anlıyoruz. Çocuk tüm bu cinayetlerin sorumlusu olarak karşımıza çıkıyor. En sonunda tüm diğer karakterleri öldürüyor ve DKB vakalarının terapilerinde yapmaya çalışılan alterlerin bir bütünde buluşması gerçekleşiyor.
Duruşmada “Katil” olan alterin yok olduğunu ısrarla söyleyen psikiyatristi de kötü bir son bekliyor. Yine de onun düşündüren bir sözünü bırakarak yazımı sonlandırıyorum.
“Bedeni mi tutsak edeceğiz zihni mi?”
Leave a Reply